HER ÜSTÜ AÇIK HEM V8

Ford’un efsane modellerinden Mustang, yeni nesliyle Avrupa yollarında boy göstermeye başladı. Araçta kullanılan 5.0 litrelik V8 motor, gücüyle olduğu kadar sesiyle de ön planda.

ABD’li otomotiv üreticisi Ford, uzun zaman sonra Avrupa yollarına çıkardığı yeni nesil Mustang ile dikkatleri üzerine çekiyor. Avrupalı markalardan farklı bir tasarım anlayışıyla üretilen araç, bu pazar için küçük hacimli bir EcoBoost motor sunsa da, V8 üniteden de vazgeçilmemiş. Mustang GT ismiyle sunulan 5.0 litrelik V8 model, Convertible versiyonuyla konuğumuz oldu.

Sürücü arka koltukta oturuyor

Sert bakışları, ön bölümün tamamını kaplayan ızgarası, modele ismini veren dörtnala koşan at logosu ve dev motor kaputu aracın karakteristik tasarımının en dikkat çekici noktaları. Aracın motor kaputu o kadar uzunki, sürücünün her gözünün önünde yer alıyor. Sürücü ise, standart bir otomobilde arka koltukların yer aldığı noktada oturuyor. Şık tasarım, kırmızı rengin cazibesiyle çok daha sportif bir his vadediyor. Üstelik, test otomobilimiz bir Convertible. Aracın üstü açıkken dikkat çekme potansiyeli adeta zirve yapıyor. Çok kaliteli olmasa da şık ve özel görünen iç mekân, aracın üstü açıkken başrole geçiyor. Modelin üretiminin başladığı yılın işlendiği plaka, şalter tipi tuşlar ve şık kumanda birimleri, özel bir otomobilde olduğunuzu hatırlatıyor. Hem ısıtma hem soğutma fonksiyonlu koltuklar çık rahat. Aracın ön bölümünde sunulan alan yeterliyken arka bölüm daha çok çocuklara ayrılmış gibi. 332 litrelik bagaj ise böyle bir otomobil için yeterince geniş.

412 beygirlik benzinli

Mustang GT Convertible’da 5.0 litrelik V8 motor kullanılıyor. Kendine özgü sesiyle gücünü belli eden motor, ağırlığı 1.8 tonu bulan otomobile üst düzey performans sağlıyor. 421 beygir güç ve 530 nm tork üreten motor, gücünü 6 ileri otomatik şanzımanla arka aksa iletiyor. Aracın gaz tepkisi o kadar iyi ki, şehir içi dur kalk trafikte dikkat gerektiriyor. 0’dan 100 km/s sürate 4.9 saniyede ulaşabilen aracın maksimum sürati ise saatte 250 kilometre ile sınırlandırılmış. Ara hızlanmalarda da beklentileri karşılayan araç, yol tutuş konusunda ise alışkanlık gerektiriyor. Arkasını bırakmaya meyilli sürüş oldukça keyifli. Sürüş modlarından spor ve üzeri seçildiğinde daha hırçın bir ses ve gaz pedalı tepkisine ulaşan araç, ipini koparmış bir boğa gibi davranıyor. Küçük bir alışma sürecinden sonra bu durum keyifli bir hale geliyor. Aracın yol tutuş yeteneği de burada gizli. Alışma sürecinin sonunda aracın ne kadar yetenekli olduğu ortaya çıkıyor. Frenleri de başarılı olan otomobil, direksiyon sertliğini ayarlamaya da olanak sağlıyor. Fabrika verilerine göre aracın ortalama tüketimi 12.8 litre. Bizim kullanımımızda yol bilgisayarına yansıyan ortamaysa 17 litre seviyesindeydi. Böyle bir araçta düşünülecek son şey olsa da sakin ve sabit hızlı sürüşlerde 11-12 litrelik ortalama rahatlıkla yakalanabiliyor.